Meslek Tercihleri: Ben Kimim?
- Ayşegül Uzgur
- 6 Ağu 2024
- 2 dakikada okunur
Kimilerimize göre hayat, zorun içindeki kolayı bulmak üzerinedir. Bu sebeple de yaşamı doğrudan etkileyecek olan tercihlerimizi belirlerken kaçırmak, kaçınılmaz olmaktadır. Kolay her zaman gözümüzün önündedir ve biz onu hep zor olanın içinde ararız. Zor, zihnin gereksinimlerini net belirleyememesini kabul haline geçirememesi durumunda, organizmanın karar merciine uyguladığı kuvvettir. Kolay ise kabûle geçebilme durumudur.

Peki o zaman seçimlerimiz neden o zorun içindedir?
İnsan, üstünlüğü; potansiyelinde olmayana atfeder. Bu da yaşam içerisindeki tercihlerine ve seçimlerine yansır. İnsan tabiat olarak elbette her şeyin en kıymetlisine layıktır ancak tercihlerini, tabiatını nasıl geliştirdiği ile doğru orantıda yapmak zorundadır. Aksi takdirde hedefte sapma meydana gelir. Üstünlük kişinin adım adım kendini gerçekleştirmesidir.
Peki bu gidişata göre mesleki tercihler ile kabûle geçebilmenin arasında nasıl bir bağ vardır?
Kendini gerçekleştirmenin ilk adımı kendini doğru tanımak ile başlar. Ancak insan, bunu da çok bilmek ile karıştırır. Çok bilen çok yanılır diyen atalarımızın, yaşam döngüsü terazisindeki dengeyi bulmuş olmaları hayranlık verici. Doğru tanımanın ilk modülü; kişinin olumlu bir kimlik duygusu geliştirmiş olmasını ve buna mukâbil olarak kişilik özelliği kazanımlarını içerir. Kişinin kendini doğru tanıması, seçimlerinde belirginlik oluşturur. Kişi ne istediğini bilir. Bu bilişin yaşam içindeki kabulü de en çok meslekî tercihlerde ortaya çıkar. Karakter ve kişilik özellikleri davranış modellerimizle nasıl vücut buluyorsa, icra edilecek olan mesleklerin özellikleri içinde de yerini almaktadır. Mesele yalnızca meslek edinmek değildir. Mesele o mesleğin nasıl icra edileceğini idrak etmektir. Çünkü kişinin yaşamdaki rolü mesleki rolünden bağımsız olarak değerlendirilemez.

Doğru tanımanın ikinci modülü; kişinin kendisini olduğu gibi kabul edebilmesindeki zorluğu içerir. Çünkü yaşanılan zorluğun temelinde reddetme vardır. Bu reddiyetin ilk etki alanı kişinin iletişimlerinde ve davranışlarında meydana gelir. Reddetmenin içinde; olumlu kimlik duygusu yoksunluğu, aile fertlerine karşı geliştirilen yetkinlik gayreti, ergenlik ve orta yetişkinlikte üretkenlik eksikliği ve kendi ihtiyacına odaklanamama vardır. Meslekî bağlamda değerlendirdiğimizde de topluma entegrasyondaki uyumsuzluk söz konusudur.
Uyum bir insanın yaşam içinde en çok ihtiyaç duyduğu araçtır. Yukarıda zikredilen hususlardan ötürü meydana gelen uyum problemi, kişinin iç dünyasını huzursuz etmeye yeterlidir. İçten dışa, bireyden topluma, yansıyan bu huzursuzluk; kişide bu kez de topluma karşı yetkinlik yetersizliği duygusunu açığa çıkartır. İnsanın toplumsal kimliğini yansıtan en önemli unsur, bir meslek icra ediyor olmasıdır.
Doğru tanımanın üçüncü modülü; kabulün farkına varmanın farkındalığını içerir. Kendini sahiplenmek, duygularına sahip çıkmak, onları değerli görebilmek bir insanın kendisine yapacağı en büyük iyiliktir. Köken manası “ağır gelip yukarıya çıkmak” olan tercih kelimesinin yaşamdaki rolü bu yüzden önem arz etmektedir. İnsan adım adım gelişen, farkındalıkları ile fark yaratan, tercihleri ile kendini ileriye taşıyan bir varlıktır. Önemli olan kararlı olmaktır ve çıkılan yolda pes etmemektir. Mesleki seçimlerin kararlılıkla yapılıyor olması da, kişinin kendini gerçekleştirme kararına bağlıdır.
Ne ile iştigal ettiğimiz, onu nasıl icra ettiğimiz ile ortak yaşam sürer..
Comments