Meslek Tercihleri: Meslek Edinimine Giden Yol
- Ayşegül Uzgur
- 23 Ağu 2024
- 2 dakikada okunur
Yolda olmak neden bu kadar önemlidir?
Yolu doğru yürümek, kendini bilerek yürüyebilmek neyi temsil eder?
İnsanı bir yön duygusu ve dürtüsüyle harekete geçiren motivasyonu destekleyen unsur veya unsurlar nelerdir?
Sonuç olarak meslek sahibi olmak niçin önemlidir?
Yol, insanın kendisini hayatın içinde nerede görmek istediğiyle paralel ilerleyen bir motivasyon sürecidir. Daima yolda olma hali, kişinin yola çıkış mottosunun yine kendine doğru olduğunu ifade eden durumu temsil eder. İnsan nasıl tek başına varlığını sürdüremezse; ahlâkî özünü, etik değerlerini ve ahlâkî cephesinin gerekliliklerini yerine getirmesi de, toplumsal ve örgütsel düzen olmaksızın mümkün değildir. Bunun için de kişinin toplumsal bir kimlik kazanması gereklidir. Kişiyi bir yön duygusu ve dürtüsüyle harekete geçiren motivasyonun temelinde de bu gereklilik yatmaktadır, ki; içinde yaşanılan dünya artıları ve eksileriyle doğru değerlendirilebilinsin. ‘Kendini bilememek, arayışta olmak, memnuniyetsizlik, imkan dahilinde elde var olan ile yetinememek’ gibi konuların insan yaşamını meşgul ettiği bir dönemde yaşıyoruz. İnsanın benliğinin ve toplumsal rotasının şekillenmesindeki rolü yadsınamayacak kadar önemli olan bu konular; aynı zamanda kişinin yetenekleri, becerileri ve kişisel özellikleri üzerinde de oldukça etkilidir. Bu konulara bir boyut daha geriden bakacak olursak incelenecek olan alanlar; aile ve sosyal çevredir. Çünkü bu alanlar, kişinin önce birey ve vatandaş sonra da toplumsal rollere sahip, sorumlulukları olan birer insan haline gelmesinde çıkış noktalarıdır.
İnsanı bir yön duygusu ve dürtüsüyle harekete geçiren motivasyonu destekleyen unsurlardan birisi, ailedir. Bilindiği üzere aile; toplumun en küçük yapı taşıdır. Yani insan canlısının ruh ve beden özelliklerinin inşâsını kapsayan ve temsil eden modeldir. Anne ve baba, ebeveynlik rolleri ile topluma bu taşı ilk yerleştiren bireylerdir. Aslında kilit nokta burasıdır. Mesele; rol dağılımında, rol üstlenmede, rol paylaşımında gerekliliklerin, yeterliliklerin, sorumlulukların hakkının verilip verilmediğidir. Yukarıda zikredilen konu özelinde de mesele; bu hakkın topluma kazandırılacak olan bireye öğretilip öğretilmediğidir. Çünkü bu eğitim, ancak evde verildiği takdirde kişi bireysel bir yaşama entegre olup olamayacağına kanaat getirebilir.
Peki,
Toplumsal Rol Nedir?
Toplum içinde bireyden ‘beklenen davranış’ olarak tanımlanmakla birlikte, rol kavramının en somut tanımı anne-baba üzerinden yapılırsa konu daha anlaşılır olacaktır. Zîra onlar bir insanın rol tanımlaması yaparken bakabilecekleri, seyredebilecekleri, taklit edebilecekleri yahut da örnek alabilecekleri rol prototipleridir. Kişinin kendine bir yön tayin etme duygusu, bu rollerin doğru bir kanaldan ilerliyor olmasıyla gelişir ve olgunlaşır. Akabinde de, kişi örnek teşkil eden bu rolleri benlik süzgecinden geçirerek topluma dahil olur. Ve kendi rollerini gerçekleştirir. Bu sayede de kendini gerçekleştirme yolunda ilk adımını atmış olur.
Ortaya çıkan tablonun süsü ve motivasyonu destekleyen bir diğer unsur; sosyal çevredir. Sosyal kavramı; toplumla ilgili demektir. Sosyal çevre; topluma yakın olabilmekle ilgilidir. Toplumdaki rolünü doğru üstlenen bir kişi daima topluma yakın kişidir. İşte meslek tercihleri: meslek edinimine giden yol da; toplumun içinde, toplumda bir konum sahibi olabilmek demektir. Zîra edinim, yaşam boyu süren hayatî bir unsurdur. Doğru kazanım ve tecrübelerin, insan hayatındaki rolüne yakından baktığımızda; insanın dışsal kazanımları geleceği ile ilgili güven ve eminlik sağlarken, içsel kazanımları duygu ve düşünce bütünlüğünün korumasını sağlar.
İnsanı insan yapan; insanla olabilmesi ve insana olan yakınlığıdır.
Yola çıkmak kaygıyı çoğaltmaktır; yola çıkmamaksa kendini kaybetmektir… Ve en üst anlamıyla yola çıkmak kendi benliğinin farkına varmaktır.
-Kierkegaard
Comments